Yemek Yapın, Stres Atın

Yemek Yapın, Stres Atın

Stres atmak için artık herkes değişik bir yöntem arıyor. Kimine göre yemek yapmak bunun için bire bir. Bu yüzden yemek kurslarına gidenlerin sayısı hiç de az değil. Osmanlı mutfağı daha çok kadınların ilgisini çekerken, erkekler İtalyan mutfağına merak sarıyor. Sayıları az olan yemek kurslarına gitmek için belli bir gelir gurubuna dahil olmayanlar için ise en ideali evde yemek yaparak terapi işini ucuza getirmek.

Büyük şehirlerde yaşayan ve çalışan insanlar için hayat, zamanın hızına yetişmenin telaşı ile akıp gidiyor. Bu yaşam şartlarında her türlü stresi üzerinde hisseden bireyler kendilerini huzurlu ve mutlu kılabilmek için farklı çıkış yolları arıyor. Kimi depresyona girmemek için küçük hobi bahçelerinde domates, biber yetiştirirken kimi yoga, meditasyon gibi yöntemler ile kendilerince huzuru bulmaya uğraşıyor; kimi de yemek kurslarının kapısını çalıyor. Yani ev hanımlarının her gün yapmaktan yorulduğu ve şikayet ettiği yemek pişirme işi, kimileri için artık bir terapi aracı. Yemek kurslarına ilgi gösteren kesimi ise daha çok çalışan ve A, B gelir grubu içerisinde bulunan kişiler oluşturuyor. Türkiye'de sayıları bir-iki ile sınırlı olan yemek kursları bu yüzden yoğun ilgi görüyor. Son yıllarda zaman zaman çeşitli otellerin bünyesinde de yemek kursları düzenleniyor. Yemek kurslarından en profesyonel hizmet vereni ise İsviçre'de College Of Hospitality Administration'da dört yıl eğitim alan Ebru Suner Ungan ve Burcu Öngör Pinto'nun işlettikleri Cook Book. Yemek kurslarına en az bayanlar kadar erkekler de ilgi gösteriyor. Yaş ortalamasını genellikle 20 ila 40 yaş arasındaki kişilerin oluşturmasına rağmen, 65 yaşın üzerindeki kişilerden de yemek yapmayı hobi haline getirenler oluyor. Yemek kurslarına en çok ilgi gösteren meslek gruplarını ise bankacı, reklamcı, doktor ve ilaç sektörü oluşturuyor. Ebru Suner Ungan bankalarda işten çıkarmaların yoğun olduğu dönemde, çok sayıda bankacının kursa ilgi gösterdiğini belirtiyor. Bilgisayar mühendisi olan Ayşenur Erışık çalışma hayatına ara verdikten sonra yemek kursuna gitmeye karar vermiş. Osmanlı mutfağı, İtalyan mutfağı ve patisserie kursuna devam eden Erışık'ın amacı değişik yemekleri öğrenerek hem yemek kültürünü geliştirmek hem de boş kalan vaktini değerlendirmek. Ocak, mutfak gereçlerinin yanı sıra her türlü malzemenin hazır bir şekilde kursiyerlere verildiği kursa daha önce yemek yapmakla hiç ilgisi olmayan ve yemek yapmayı bir fobi haline getiren kişiler de bu durumdan kurtulmak için geliyor. Tekstilci olan Şenay Gündüz bunlardan biri. Yemek yapmak benim için bir fobi.” diyen Gündüz, bu durumu yavaş yavaş aştığını ve aslında yemek yapmanın kafasında büyüttüğü kadar zor olmadığını kurs sayesinde öğrendiğini dile getiriyor.

Yemek kurslarında, dünyanın değişik ülkelerinden mutfaklar, gelen kursiyerlere öğretiliyor. Osmanlı mutfağını öğrenmek için gelenlerin büyük oranını kadınlar oluştururken, erkekler daha çok İtalyan mutfağına ilgi gösteriyor. Kursa gelenlerin yüzde 99'u hobi amaçlı katılıyor. Yemek kursları genellikle profesyonel eğitime yönelik hizmet vermediği için sertifika alıp cafe ya da restoran açanlar olmuyor. Fakat Ungan, patisserie kursuna gelen hanımlardan bazılarının zamanla pasta yapma işini geliştirdiklerini ve evde yaptıkları pastaları çeşitli pastanelere sattıklarını ifade ediyor.

Türkiye'nin gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda stresten kurtulmak isteyenler için yemek kursuna gitmek ve ayda üç yüz milyona yakın bir ücret ödemek, elbette birçok kişi için külfet oluşturacak bir durum. Böyle bir durumda yemek yapıp stres atmak isteyenler için en kolayı, galiba gerekli malzemeleri alıp kitaplardaki tariflerden yola çıkarak terapiyi ucuza getirmek. Evdeki hesap çarşıya uyar mı bilmiyoruz.
Top