Evlilik Stresi Çatışma Ortamı

Evlilik Stresi Çatışma Ortamı

Çatışma durumunda kriz yönetimi nasıl olmalı?

Bu kadar detayın içinde farklı fikir ve tercihlerin olması ve çatışmalar yaşanması da kaçınılmazdır aslında. Çatışmaların büyük sorunlara yol açmaması için hem evlenecek çiftin hem de ailelerinin dikkatli olması, birbirinin sınırına saygı gösterip biz bilinciyle konulara yaklaşılması ve ego savaşlarına girmekten kaçınmak gerekir.

Çatışmalara baktığımızda genel olarak; zevk, tercih ve adetlerdeki farklılıklardan ve/ya sorumluluk alma konularından çıkıyor. Bu çatışmaları ve karmaşayı en aza indirmek için çiftin mümkün olduğunca birlikte hareket etmesi ve sorumluluğu kendi üzerlerine alarak süreci bizzat kendilerinin yönetmesi gerekir. Ama her ikisi de henüz kendi ailelerinden ayrılmadığı ve belki de hazırlıklar konusunda onların maddi desteğine de gereksinim duyulduğu için ister istemez ailelerin isteklerine ve sınırlarına da uymak zorunda kalınır. Evlenecek çiftin bu gerçeği göz ardı etmeden birbirlerine yaklaşmaları ve iyi bir işbirliği, dayanışma içinde hareket etmeleri gerekir. Aileye göre davranmak gerektiğinde birbirini taraf olmak veya yalnız bırakmakla suçlamak yerine hoşgörü ile karşılamak çiftin arasında gereksiz gerilimlerin, kopuklukların yaşanmasını önler. Biz olmak ve ortak kararlar alabilmek için nasıl olsa daha önlerinde koca bir yaşam olduğunu kendilerine hatırlatmaları karşılaştıkları engellenmelere dayanma gücü verecektir. Ailelerin de duracakları noktayı iyi ayarlamaları gerekir ama işler her zaman böyle olmuyor, aileler bazen kendi özlemleri ve ideallerine kapılıp sınır ihlâli yapabiliyorlar. Her iki tarafın ailesi de; hazırlık sürecinin sorumluluğunu birincil olarak çifte bırakmalıdır ve sadece onların ihtiyacı olduğunda devreye girip gerektiği kadar yardım, destek vermeleri gerekir.

İletişim dili ne olmalı?

Zevk ve tercihlerden kaynaklanan farklılıklar ortaya çıktığında da kendi beklentilerini esnetebilmek önemli. Kendisi için ideal olanı, mükemmeli yerine getirmeye çalışırken diğer tarafın tercihini ya da koşullarını hiçe sayma yanlışına düşme ihtimali vardır, buna hem çift hem de aileleri dikkat etmelidir. Küçük detaylara fazla önem vermemek, mükemmeli değil uyumu ve huzuru korumaya çalışmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Sürecin iyi yönetilebilmesi için çiftin ve tarafların arasında açık bir iletişim olmalıdır. Beklentiler, tercihler ve koşullar, sınırlılıklar açık ve net olarak konuşulabilmelidir. İletişim doğru kurulamadığında doğal sayılabilecek küçük pürüzler büyük çatışmalar doğurabilir. Bu hazırlıklar sırasında yapılan veya yapılmayan şeylere yüklenen anlamlar önemlidir. Bir beklenti gerçekleşmediğinde bunu önemsenmenin, verilen değerin, sahiplenmenin göstergesi olarak ele alıp negatif anlam yüklemek gerginliğe yol açar. Bazen de karşıdan gelen farklı bir fikir veya öneri ilişkide kontrol ve dayatma gibi algılanabilmektedir. Olumsuzluklar yaşandığında veya bir şeyler istendiği gibi gitmediğinde reaksiyonel davranmak da, susup biriktirmek de doğru değildir. Negatif anlamlar yükleyip hemen tepkisel tavır geliştirmek sorun çözücü değil, tam tersine olayları büyütücü bir yaklaşımdır. Ancak bunun aksi olarak bazı şeylere bozulduğu halde bunları susup biriktirmek de bir o kadar hatalıdır. Zamanında konuşulup çözülecek problemler üstü kapatılıp ertelendiği zaman ilişkilere gerginlikle devam edilir ve daha büyük problemlere zemin oluşturur.

İki taraf da olaylarda art niyet aramaz ve uzlaşmacı bir dialog oluşturup işbirliği ve dayanışma sağlayabilirse aslında stres değil, yeni bir oluşumun içinde olup katkı sağlamanın tatlı heyecanı yaşanacaktır. Bunun için de ilişkilerde iyi niyet kuralı ile hareket etmek, karşı tarafın bir eksiği veya hatası varsa bunun çözümü ve telâfisine yönelik sorumluluklar alabilmek evliliğin sağlam temeller üzerine başlamasını sağlayacaktır.
Top