Depresyona Kimler Girer?
Depresyona Kimler Girer?
Depresyon hastasını yüzüne bakarak tanımak mümkün müdür?
Elbette hastalıkları yüze bakarak teşhis mümkün değildir. Ama depresyon geçiren kişinin görüntüsü de değişir.
Depresyon hastasının yüzünde acı ifadesi vardır. Bu acı bazen o kadar şiddetlenir ki omega yüzü dediğimiz enteresan bir görüntüye yol açar: Kederle kasılan yüz kasları, göz altlarından ve burun kenarlarından dudak köşelerine kadar takip edildiğinde bir omega harfinin oluştuğu dikkat çeker.
Üzüntülü yüz ifadesi dışında, depresyon hastalarının dış görünüşlerinde başka önemli bulgular da vardır. Dışarıdan bakıldığında bazı hastalar yavaşlamış, bazıları ise hızlanmış görünür. Bu konuyu biraz açalım:
Depresyonun temel belirtilerinden birinin isteksizlik olduğunu belirtmiştik. Kimileri o kadar isteksizdir ki, kişiye parmağını oynatmak bile ağır bir yük gibi gelir. Bu hastalar ağızlarını açıp bir kelime söylemeye dahi üşenirler. Bu tür depresyon vakalarında hasta durgun ve hareketsizdir, çok az konuşur. Dikkat, hafıza ve konsantrasyon kusuru da buna eklendiğinde size geç cevap veren, konuşmayı sürdürmekte zorluk çeken, hem hareketleri hem zihni yavaşlamış, külçe gibi yığılmış bir insanla karşılaşırsınız.
Hızlanmış hastalarda ise huzursuzluk ön plandadır. Son derece gergin görünürler; dudaklarını yer, saçlarını çekiştirirler; elleri devamlı hareket halindedir; bacaklarını kıpırdatıp dururlar hatta bazen yerlerinde duramaz, volta atarlar.
Bütün bunlar birleştiğinde, depresyon hastasının yaşlanmış göründüğünü söyleyebiliriz. On yaş. hatta yirmi yaş büyük gösteren birinin depresyondan çıktıktan sonra inanılmaz genç ve güzel bir görüntüye kavuştuğunu görmek çarpıcıdır.
Depresyonda hezeyan veya halüsinasyon olur mu?
Ağır depresyon vakalarında, hezeyan (mantıksız inanç) ve halüsinasyonlar görülebilir. Depresyon hastaları mantıksız konuşabilir ve gaipten sesler duyabilirler. Bu belirtilerin ortaya çıktığı depresyon türüne psikotik depresyon denir. Bu hastalığın en şiddetli türüdür.
Depresyonda ortaya çıkan hezeyan ve halüsinasyonlar suçluluk, değersizlik ve günahkârlık temalıdır. Yani "Ben Tanrıyım, dahiyim, özel biriyim" nevinden büyüklük hezeyanlarına pek rastlanmaz. Bazı psikotik depresyon hastalarımızda görülen hezeyan ve halüsinasyonlardan örnek verelim:
"Vücudum çürüyor; karaciğerim, akciğerlerim, kalbim, midem çürüyor. Yok oluyorum. Yok olurken de etrafa pis bir koku yayıyorum. Komşular bu koku yüzünden mahalleden taşınıyorlar. Mahallede insan kalmadı."
"Kırk yıl önce geneleve gitmiştim. Allah bu günahımı cezalandırıyor şimdi. Küresel ısınmanın, kuraklığın sebebi benim bu günahım. Dünyadaki en kötü insan benim!"
"Ben şeytanım! Ebediyen cehennemde yanacağım! Sesler duyuyorum: Kıyamet kopacak, diyorlar. Benim yüzümden kıyamet kopacak."
Bu tür suçluluk, değersizlik vc günahkârlık hezeyanlarının verdiği acıya dayanmak çok zordur. Dolayısıyla psikotik depresyonda intihar riski yüksektir. Bu nedenle böyle hastaları genellikle yatırarak tedavi etmek gerekir.
Depresyon sık rastlanan bir hastalık mıdır, kimlerde görülür?
Depresyon dünyada en sık görülen hastalıklardan biridir. Her altı kişiden biri hayatında en az bir kere depresyona girer. Yani dünyada bir milyar kişi en az bir defa depresyon geçirmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü, depresyonu 40 yaş altında görülen en büyük sağlık problemi olarak kaydeder. Örgüt, sağlık problemlerinin boyutunu hesaplarken şu iki ölçüyü kullanır:
Hastalığın ölüm veya maluliyet dolayısıyla yol açtığı 'kayıp hayat yılı' (Yani genç yaşta ortaya çıkan hastalıklar daha fazla kayıp yıla yol açacağından, daha büyük bir sağlık problemidir. Mesela felç, ölüme veya sakatlığa yol açan çok ciddi bir hastalıktır, ama genellikle yaşlılıkta görüldüğünden ömrü -diyelim ki trafik kazaları kadar- kısaltmaz. Tabii sadece ölüme değil, sakarlığa yol açan hastalıkların da önemli sağlık problemlerinden sayıldığını vurgulayalım. Mesela körlük öldürmez, ama önemli bir sağlık problemidir.)
Hastalığın görülme sıklığı. Elbette herkes için kendi hastalığı önemlidir. Ama dünya geneli için sık görülen hastalıklar daha büyük sağlık problemidir.
Depresyon, hem erken yaşlarda sık rastlanan, hem de ölüme ve maluliyete yol açabilen bir hastalık olduğu için, kırk yaş altında görülen en büyük sağlık problemi kabul edilir.
İlk depresyon atağı genellikle yirmili veya otuzlu yaşlarda görülür. Ancak çocuklarda görülen depresyon vakaları da ender değildir. Bunlara ek olarak, yaşlılık döneminde de depresyon yaygındır. Depresyona bağlı intihar girişimleri, ileri yaşlarda ne azalır ne de artar (belki bir miktar artar). Fakat bünye kırılganlaştığı için, yaşlılıkta intihara bağlı ölümlerin dört veya beş kat arttığı saptanmıştır.
Depresyon, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha sık görülür. Bunda hormonal farklılıkların etkisi vardır, ama ergenlik öncesinde de depresyon sık görülür. Kızların daha küçük yaşlardan itibaren daha fazla baskı altında yetiştirilmeleri, anne babalar tarafından sevilseler bile 'sindirilmeleri", okullarda kadın öğretmenlerin dahi daha çok erkek öğrencilere teveccüh göstermeleri kızların kendine güvenini azaltır, kız çocuklarını psikolojik açıdan daha duyarlı hale getirir.
Depresyon riski taşıyan diğer kişileri şöyle özetleyebiliriz:
Boşanmışlar, dullar
On yaşından önce anne veya babasını kaybedenler
Güvenilen bir yakını olmayanlar (bilhassa kadınlarda)
Şehirde yaşayanlar
Depresyon İrsi Midir?
Depresyon "kısmen" irsi bir hastalıktır ve bazı ailelerde hakikaten daha yaygın biçimde ortaya çıkar. Ama çoğu durumda depresyona giren kişi o ailedeki ilk depresyon hastasıdır. Veya ailede depresyon görülse bile başka ailelerden daha yüksek oranda değildir.
Bazı ailelerde depresyonun daha fazla ortaya çıkmasının tek sebebi irsiyet, yani kalıtım değildir. Şüphesiz bunda kalıtımın etkisi vardır; ama ailede yaşanan bazı felaketler ile ailenin farkında olmadan yaptığı eğitim hatalarının da çocuğun ruh dünyasını depresyona yatkın hale getirmesi önemli etkenlerdir.
Özetle; ailenizde depresyon geçirmiş biri varsa, sizin de depresyona girme riskiniz biraz artar. Ama hayat boyu hiç depresyona girmemeniz de mümkündür.
Elbette hastalıkları yüze bakarak teşhis mümkün değildir. Ama depresyon geçiren kişinin görüntüsü de değişir.
Depresyon hastasının yüzünde acı ifadesi vardır. Bu acı bazen o kadar şiddetlenir ki omega yüzü dediğimiz enteresan bir görüntüye yol açar: Kederle kasılan yüz kasları, göz altlarından ve burun kenarlarından dudak köşelerine kadar takip edildiğinde bir omega harfinin oluştuğu dikkat çeker.
Üzüntülü yüz ifadesi dışında, depresyon hastalarının dış görünüşlerinde başka önemli bulgular da vardır. Dışarıdan bakıldığında bazı hastalar yavaşlamış, bazıları ise hızlanmış görünür. Bu konuyu biraz açalım:
Depresyonun temel belirtilerinden birinin isteksizlik olduğunu belirtmiştik. Kimileri o kadar isteksizdir ki, kişiye parmağını oynatmak bile ağır bir yük gibi gelir. Bu hastalar ağızlarını açıp bir kelime söylemeye dahi üşenirler. Bu tür depresyon vakalarında hasta durgun ve hareketsizdir, çok az konuşur. Dikkat, hafıza ve konsantrasyon kusuru da buna eklendiğinde size geç cevap veren, konuşmayı sürdürmekte zorluk çeken, hem hareketleri hem zihni yavaşlamış, külçe gibi yığılmış bir insanla karşılaşırsınız.
Hızlanmış hastalarda ise huzursuzluk ön plandadır. Son derece gergin görünürler; dudaklarını yer, saçlarını çekiştirirler; elleri devamlı hareket halindedir; bacaklarını kıpırdatıp dururlar hatta bazen yerlerinde duramaz, volta atarlar.
Bütün bunlar birleştiğinde, depresyon hastasının yaşlanmış göründüğünü söyleyebiliriz. On yaş. hatta yirmi yaş büyük gösteren birinin depresyondan çıktıktan sonra inanılmaz genç ve güzel bir görüntüye kavuştuğunu görmek çarpıcıdır.
Depresyonda hezeyan veya halüsinasyon olur mu?
Ağır depresyon vakalarında, hezeyan (mantıksız inanç) ve halüsinasyonlar görülebilir. Depresyon hastaları mantıksız konuşabilir ve gaipten sesler duyabilirler. Bu belirtilerin ortaya çıktığı depresyon türüne psikotik depresyon denir. Bu hastalığın en şiddetli türüdür.
Depresyonda ortaya çıkan hezeyan ve halüsinasyonlar suçluluk, değersizlik ve günahkârlık temalıdır. Yani "Ben Tanrıyım, dahiyim, özel biriyim" nevinden büyüklük hezeyanlarına pek rastlanmaz. Bazı psikotik depresyon hastalarımızda görülen hezeyan ve halüsinasyonlardan örnek verelim:
"Vücudum çürüyor; karaciğerim, akciğerlerim, kalbim, midem çürüyor. Yok oluyorum. Yok olurken de etrafa pis bir koku yayıyorum. Komşular bu koku yüzünden mahalleden taşınıyorlar. Mahallede insan kalmadı."
"Kırk yıl önce geneleve gitmiştim. Allah bu günahımı cezalandırıyor şimdi. Küresel ısınmanın, kuraklığın sebebi benim bu günahım. Dünyadaki en kötü insan benim!"
"Ben şeytanım! Ebediyen cehennemde yanacağım! Sesler duyuyorum: Kıyamet kopacak, diyorlar. Benim yüzümden kıyamet kopacak."
Bu tür suçluluk, değersizlik vc günahkârlık hezeyanlarının verdiği acıya dayanmak çok zordur. Dolayısıyla psikotik depresyonda intihar riski yüksektir. Bu nedenle böyle hastaları genellikle yatırarak tedavi etmek gerekir.
Depresyon sık rastlanan bir hastalık mıdır, kimlerde görülür?
Depresyon dünyada en sık görülen hastalıklardan biridir. Her altı kişiden biri hayatında en az bir kere depresyona girer. Yani dünyada bir milyar kişi en az bir defa depresyon geçirmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü, depresyonu 40 yaş altında görülen en büyük sağlık problemi olarak kaydeder. Örgüt, sağlık problemlerinin boyutunu hesaplarken şu iki ölçüyü kullanır:
Hastalığın ölüm veya maluliyet dolayısıyla yol açtığı 'kayıp hayat yılı' (Yani genç yaşta ortaya çıkan hastalıklar daha fazla kayıp yıla yol açacağından, daha büyük bir sağlık problemidir. Mesela felç, ölüme veya sakatlığa yol açan çok ciddi bir hastalıktır, ama genellikle yaşlılıkta görüldüğünden ömrü -diyelim ki trafik kazaları kadar- kısaltmaz. Tabii sadece ölüme değil, sakarlığa yol açan hastalıkların da önemli sağlık problemlerinden sayıldığını vurgulayalım. Mesela körlük öldürmez, ama önemli bir sağlık problemidir.)
Hastalığın görülme sıklığı. Elbette herkes için kendi hastalığı önemlidir. Ama dünya geneli için sık görülen hastalıklar daha büyük sağlık problemidir.
Depresyon, hem erken yaşlarda sık rastlanan, hem de ölüme ve maluliyete yol açabilen bir hastalık olduğu için, kırk yaş altında görülen en büyük sağlık problemi kabul edilir.
İlk depresyon atağı genellikle yirmili veya otuzlu yaşlarda görülür. Ancak çocuklarda görülen depresyon vakaları da ender değildir. Bunlara ek olarak, yaşlılık döneminde de depresyon yaygındır. Depresyona bağlı intihar girişimleri, ileri yaşlarda ne azalır ne de artar (belki bir miktar artar). Fakat bünye kırılganlaştığı için, yaşlılıkta intihara bağlı ölümlerin dört veya beş kat arttığı saptanmıştır.
Depresyon, kadınlarda erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha sık görülür. Bunda hormonal farklılıkların etkisi vardır, ama ergenlik öncesinde de depresyon sık görülür. Kızların daha küçük yaşlardan itibaren daha fazla baskı altında yetiştirilmeleri, anne babalar tarafından sevilseler bile 'sindirilmeleri", okullarda kadın öğretmenlerin dahi daha çok erkek öğrencilere teveccüh göstermeleri kızların kendine güvenini azaltır, kız çocuklarını psikolojik açıdan daha duyarlı hale getirir.
Depresyon riski taşıyan diğer kişileri şöyle özetleyebiliriz:
Boşanmışlar, dullar
On yaşından önce anne veya babasını kaybedenler
Güvenilen bir yakını olmayanlar (bilhassa kadınlarda)
Şehirde yaşayanlar
Depresyon İrsi Midir?
Depresyon "kısmen" irsi bir hastalıktır ve bazı ailelerde hakikaten daha yaygın biçimde ortaya çıkar. Ama çoğu durumda depresyona giren kişi o ailedeki ilk depresyon hastasıdır. Veya ailede depresyon görülse bile başka ailelerden daha yüksek oranda değildir.
Bazı ailelerde depresyonun daha fazla ortaya çıkmasının tek sebebi irsiyet, yani kalıtım değildir. Şüphesiz bunda kalıtımın etkisi vardır; ama ailede yaşanan bazı felaketler ile ailenin farkında olmadan yaptığı eğitim hatalarının da çocuğun ruh dünyasını depresyona yatkın hale getirmesi önemli etkenlerdir.
Özetle; ailenizde depresyon geçirmiş biri varsa, sizin de depresyona girme riskiniz biraz artar. Ama hayat boyu hiç depresyona girmemeniz de mümkündür.
Konular
- Fibromiyalji Belirtileri Nelerdir?
- Fibromiyalji Hastalığının Tedavisi Var mı?
- Fibromiyaljiyi Tetikleyen Faktörler
- Fibromiyalji Ağrı Noktaları
- Fibromiyalji Diyeti Nedir , Hangi Besinlerden Uzak Durmak Gerekir?
- Sınav Kaygısı Ve Başa Çıkma Yöntemleri
- Stres,Kaygı ve Korkudan Kurtulmak İçin Okunacak Ayetler
- Başağrısına Karşı Okunacak Dualar
- Uyku Bozukluğu İçin Dua
- Sıkıntı ,Stres ve Üzüntüye Karşı Okunacak Dualar
- Heyecanı Yenmek İçin Okunacak Dualar
- Ezberlemeyi Kolaylaştıran, Hafızayı Kuvvetlendiren Dualar
- Stres Saç Dökülmesinde Etkili midir?
- Saçlar Neden Dökülür?
- Saç Dökülmesinde Ne Zaman Doktora Gitmelisiniz?
- Saç Dökülmesi İçin Hangi Doktora Gidilir?
- Stres Saçı Beyazlatır Mı?
- Stresten Saç Dökülmesine Doğal Çözümler
- Erken Saç Beyazlamasına Sebep Olan Faktörler
- Saç Dökülmelerinin Erkek ve Kadın Üzerindeki Etkileri
- Saç Dökülmelerinin Erkek ve Kadın Üzerindeki Etkileri
- Erkeklerde Saç Dökülme Tipleri ve Sınıflandırılması
- Kadın Tipi Saç Dökülmesi
- Erken Beyazlayan Saçlar İçin Çözüm
- Saç Dökülmesinin Çeşitleri
- Saç Dökülmeleri Nasıl Önlenir?
- Saç Dökülmesine Hangi Vitaminler İyi Gelir ?
- Çocukların Saçı Neden Dökülür?
- Saç Dökülmesi Hangi Hastalıkların Habercisi ?
- Stres Kanser Hücrelerini Besliyor!