Minimum Stres, Maksimum Verim

Minimum Stres, Maksimum Verim

İnsan hayatının önemli bir kısmı iş ortamında geçmektedir. Bu nedenle her insan için iş hayatının huzurlu olması ve mutluluk veren nitelikler taşıması çok önem taşımaktadır. İş ortamında yaşanan sorunlar hemen her zaman hayatın geri kalan zamanında yaşanan ilişkileri de etkiler. Bu nedenle özellikle stresli bir iş ortamında çalışanların stresin yarattığı ruhsal etkileri azaltmanın yollarını bulması gerekmektedir. Aşağıda bu konuyla ilgili çeşitli öneriler ele alınacaktır.

Sorunsuz bir iş hayatı hayal etmeyin
Sıkıntılı bir iş ortamında çalışanlar çoğu zaman sorunsuz bir iş hayatı hayal ederler. Sorulduğunda adeta rekabetin olmadığı, amirin kendisini kayıtsız koşulsuz koruduğu, kolladığı ve herkesin birbirine sonsuz bir anlayışla yaklaştığı bir ortam arayışı içinde olduğunu görürsünüz. Böyle düşünenlerle biraz konuşulduğunda beklentilerinin gerçeğe uymadığını kendileri de kolayca görür ve kabul ederler. Birbirinden çok farklı kişilik yapısına sahip insanların bulunduğu ve esas olarak üretime odaklı bir ortamda kaçınılmaz olarak sürekli sorun yaşanma potansiyeli vardır. Bu nedenle sorunsuz bir iş yaşamı beklemek yerine sorun çözme ve stresle baş edebilme becerilerini geliştirmeye çalışmak daha yararlı bir yaklaşımdır.

Yaşanan sorunları iş ortamında bırakın
İş hayatında yaşanan sorunların eve taşınması nedeniyle çatışma yaşayan çok sayıda aile vardır. Özellikle kadın çalışmıyor ve ev kadını ise beklentiler çelişebilmektedir. Bir yanda yorgun, argın ve tükenmiş bir şekilde eve gelen erkek, bir yanda ise kocasını bekleyen ve hayatı paylaşmak isteyen kadın söz konusudur. Durum böyle olunca da kolayca hayal kırıklıkları ortaya çıkabilmektedir. Böyle durumlarda insanların kendi beklentileri ve gereksinimleri kadar karşısındakinin beklentilerini ve gereksinimlerini de dikkate alması gerekmektedir.

Zaman zaman ara verin
Zorunlu bir nedeniniz yoksa izinlerinizi mutlaka kullanın. İzin kullanmamak için zorunlu olduğunu düşündüğünüz bir nedeniniz varsa bunun gerçekten zorunlu bir neden olup olmadığını tekrar tekrar gözden geçirin. Tatillerinizi en güzel biçimde geçirmenin yollarını bulun. Stresli iş ortamından uzaklaşmak bile çok olumlu sonuçlar yaratabilmektedir. Yeniden aynı işyerine dönülecek bile olsa dinlendirici ve rahatlatıcı bir iznin sorunlarla baş etmede kişiye kazandırdığı güç küçümsenmemelidir.

İşyerinizde zamanınızı çalan etkinliklerden uzak durun
İşyerinde zaman zaman soluklanmak için kaçamak aralar vermek son derece yararlı ve doğaldır fakat bunun belli bir sınırda kalması gerekmektedir. Özellikle işlerinizi yetiştiremiyorsanız işyerinizde zamanınızı daha verimli kullanmanın yollarını mutlaka bulun. İşyerinde en çok zaman çalan etkinlikler arasında ziyarete gelenler, ziyarete gitme, uzun telefon konuşmaları, sosyal medyaya takılma ve internette sörf yapma bulunmaktadır. Öncelikle zamanınızı nelerin çaldığını belirleyin ve koşullarınıza göre çeşitli önlemler alın. Örneğin telefon görüşmeleri çok zamanınızı alıyorsa telefonu belli saatlerde açın ve gerekirse zilini kapatın. İşe odaklanacağınız ve en verimli çalıştığınız saatlerin boşa gitmemesi için özel çaba harcayın.

İşleri yetiştir(eme)me baskısından uzak durun
Kuşkusuz her çalışan üzerine düşen işleri zamanında yapmak ile yükümlüdür. Fakat üzerine düşen görevleri yerine getirmek için elinden geleni yapacağının rahatlığı ile işlerini sürekli yetiştiriyor olmasına karşın sürekli ya yetiştiremezsem kaygısı taşıma arasında çok fark vardır. Her zaman yetiştiriyor olmanıza ve yetiştirememeniz için görünür bir neden yokken kendinizi kaygılı hissediyorsanız kendinize mutlaka işleri yetiştirememe hakkı tanıyın.

Haksızlığa uğradım duygusundan kurtulmaya çalışın
Aşılamayan haksızlığa uğradığı duygusu yıkıcı bir etki gösterir. Bu duygu ne kadar sık ve büyük çaplı hissedilirse kişi o kadar işinden ve işyerinden soğur. Haksızlığa uğradığını düşünenlerin baş etmekte en çok zorlandıkları konu acze düştüğü ve acz içinde olduğu duygu ve düşüncelerine kapılarak bunu genelleştirmeleri ve aciz bir insan oldukları kanaatine varmalarıdır.

Kendinizi bir kurban gibi algılamayı bırakın
Bazı insanlar mutsuzluklarının sorumluluğunu tümüyle başkalarına yükler, kendilerini bu sonucun oluşmasında hiç bir sorumluluğu olmayan bir kurban gibi algılarlar. Oysa kişiler arası ilişkilerde yaşanan sorunların çok azında tümüyle tek taraf sorumludur. Örneğin farklı bir seçeneği olmadığı için memnun olmadığı işyerinde çalışıyor olması sonuçta o kişinin seçimidir. Başkalarını suçlamak işin kolayına kaçmaktır. Seçimin sorumluluğunu üstlenmek bir yanıyla zor bir süreç olsa da daha sağlıklı bir davranıştır. Kişiyi kurban rolünün oluşturduğu edilgin konumdan etkin konuma geçmeye zorlar.

İşyerini bir aile ortamı gibi düşünmeyin
Çok sık yapılan yanlışlardan birisi de iş ortamında aile içi ilişkilerin niteliklerini aramadır. Kuşkusuz işyerinde aile ortamına benzer bir iklimin oluşturulması çok değerlidir. Ancak bunu başarmak çoğu zaman mümkün olamaz. Tüm çalışanların öncelikle birbiri ile profesyonel bir ilişki kurması gerekmektedir.

Beklentilerinizi gözden geçirin
İstek, beklenti ve gereksinimlerinin karşılanmaması her insanın hayal kırıklığı yaşamasına yol açar. Özellikle işyerinde yükselme, gelir artışı, önem ve değer verilme gibi konularda beklentilerin karşılanmadığı çok sık görülür. Beklentiler ne kadar gerçekte olabileceğin ötesi nitelikler taşıyorsa hayal kırıklığı yaşama olasılığı o kadar artmaktadır. İş hayatında tek başına hak ediyor olmanın beklentilerin karşılanacağı anlamına gelmediği unutulmamalıdır.

Kendinizi mümkün olduğunca gerçekçi biçimde değerlendirin
Her insan kendisini olduğundan daha iyi görme eğilimindedir. İş yaşamında sahip olunan özelliklerin performansa ne kadar yansıdığı genellikle ihmal edilen bir konudur. Pek çok kişi kendisine gereken koşullar sağlanmadığını ve bu nedenle gerçek performansını gösteremediğini ileri sürer ancak bunun doğru olup olmadığını değerlendirmek çoğu zaman mümkün olamaz.
Top